İnsan hakları ihlalleri tek bir eylem türü veya taktikle ortadan kaldırılamıyor ve birçok örgüt ancak bir ya da iki taktiği kullanabiliyorsa, hak ihlallerinin içinde yer aldığı ilişkiler sistemini bozmayı hedefleyen kapsamlı bir strateji oluşturmak için işbirliği yapmak zorunludur. Stratejik haritalama yöntemi, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması yönünde verilen mücadelelerde, herhangi bir yöntemin veya eylemin kendi başına yeterli olamayacağı tespitinden yola çıkar. Stratejik haritalama, insan haklarının korunmasına ve/veya ihlallerin devam etmesine yol açan zeminin odak noktalarını ve karşılıklı etkileşim ilişkilerini görselleştiren, bu sistemler üzerinde etki yaratabilecek taktiklerin niteliğini ve potansiyel güçlerini tespit etme imkanı sağlayan, sonuç olarak da temek müdahale stratejilerinin oluşturulmasını, hayata geçirilmesini ve değerlendirilmesini izlemek için araç olarak kullanılan bir yöntemdir. 

Helsinki Yurttaşlar Derneği ve İnsan Hakları Gündemi Derneği’nin birlikte yürüttüğü “Hak Mücadelesinde Haritalama Yöntemi: Türkiye’de İşkencenin Stratejik Haritasının Çıkarılması” başlıklı proje, işte bu durumun ve ihtiyaçların tespitinden hareketle tasarlandı. Projenin ürünlerinden biri olan bu kitap, stratejik haritalama çalışmasına bilgi ve veri desteği sunmayı amaçlayan makalelerden oluşuyor. Proje sürecinde gerçekleştirilen araştırma tecrübesinin kazanımları ile yaşanan sorunlar ve ilk kez denenen bir çalışma olarak haritalama yönteminin abc’sinin yanı sıra kitapta, geçtiğimiz iki yılı kapsayan ve yasama, yürütme, yargı, medya ve sivil toplum hareketine yönelik önerileri de içeren bir rapor bulunuyor. İzmir Barosu İşkenceyi Önleme Komitesi’nin değerli deneyimlerinin özetlendiği, toplumdaki yaygın şiddet kültürünün sosyal psikolojik arka planı ve Seçmeli Protokol’ün işkenceyi önlemede etkin bir araç olarak nasıl kullanılabileceği üzerine makalelerin yer aldığı kitap, kapsadığı iki yılın, kötü notlarla dolu “işkence karnesi”ni de ortaya seriyor. 

İşkencenin “Haritalanması” Türkiye 2006/2007’nin, insan hakları alanında çalışan tüm kurumlar için ilham verici ve işkenceyle mücadele konusunda gösterilen çabalar için de anlamlı bir katkı olmasını diliyoruz. 

Bu kitap, " Türkiye'de İşkencenin Stratejik Haritası" başlık proje kapsamında yayınlanmıştır. Proje faaliyetlerine ve yayınlarına sağladıkları mali destek için Avrupa Komisyonu'na (Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa İnsiyatifi - EIDHR), Danimarka Büyükelçiliği'ne ve İşkence Mağdurları Merkezi'ne teşekkür ederiz.Kitapta yer alan yazılardaki fikir ve görüşler yazarlara aittir. Kitabın içeriği basım ve yayımına destek veren kurulışların görüşleriyle örtüşmeyebilir. 

Proje ekibi
Didem Ermiş, Ebru Uzpeder, Emel Kurma, Fırat Genç, Hakan Ataman, Kerem Çiftçioğlu, Mehmet Tirgil, Murat Dinçer, Özhan Önder, Özlem Dalkıran, Serkan Akın, Sevgi Özçelik, Şerif Tekdal.

Danışma Kurulu: 
Ercan Aslantaş, Fuat Keyman, Füsun Üstel, Orhan Kemal Cengiz, Tahir Elçi.

İçindekiler

Önsöz
İnsan hakları ihlalleri, ihlali yapanın elini güçlendiren karmaşık bir ilişkiler sisteminden beslenir. Bu ilişkilerin kimi hiyerarşik, kimi yapısal, kimi ise gayrı resmidir ve her biri, farklı bir taktiğe tepki verebilecek müdahale alanları oluşturmaktadır.

Hak Mücadelesinde Haritalama Yöntemi Üzerine: Araştırma Deneyimi, Sorunlar ve Çözümler / Fırat Genç 
Helsinki Yurttaşlar Derneği (hYd) ve İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD) gibi iki sivil toplum kuruluşunun genel olarak hak ihlalleri, özel olarak ise işkence konusunda bir harita hazırladığı ilk duyulduğunda, bu harita çalışmasının mazisini bilmeyen kamuoyunun ilk tepkisi, bunun ders kitaplarından aşina olduğumuz coğrafi haritalara benzeyeceği yönünde oldu. Böylesi bir haritadan beklenen, ele alınan fiziki çevre dâhilinde işlenen hak ihlallerini tespit etmek, bu ihlallerin sayısal bilgisine ulaşmak ve bu bilgiyi söz konusu mekânın grafik temsili üzerine işlemekti.

Haritalama Yöntemine Bakış / Nancy L. Pearson 
Milattan önce üçüncü yüzyılda yaşamış Çinli stratejist Sun Tzu'ya göre iyi bir strateji oluşturmayı sağlayan üç bilgi kaynağı vardır: Rakibini tanımak, kendini tanımak, sahayı tanımak. Rakibini tanı derken neyi kastettiğini anlamak zor değil. Kendimizi, müttefiklerimizi ve birlikte hareket etme becerilerimizi anlamak için de çaba gösteriyoruz. Peki, karmaşık sosyal yapılardan oluşan, fiziksel bir karşılığı olmayan mücadele sahasını nasıl tanıyacağız?

Türkiye'de İşkence, Kötü Muamele ve Diğer Zalimane, Gayrı İnsani veya Küçültücü Muamele veya Ceza Sorunu ve Çözüm Önerileri / Hakan Ataman
Bu rapor “Türkiye’de İşkencenin Stratejik Haritalanması Projesi” kapsamında Türkiye’deki işkence, kötü muamele ve diğer zalimane, gayrı insani veya küçültücü muamele veya ceza sorununa değinmek ve olumlu yönde bazı çözüm önerileri sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Rapor Türkiye’deki işkence, kötü muamele sorununa odaklanmakla beraber bireysel vakaların raporlanmasını içermemektedir. Bununla birlikte rapor konu edindiği temaya uygun olarak, proje kapsamında tespit edilen olgularla ilgili örnek vakaları kapsamaktadır. 

Şiddet ve İşkencenin Meşrulaştırılması Sürecinin Sosyal Psikolojik Arka Planı / Melek Göregenli 
Son yıllarda büyük ölçüde Avrupa Birliği süreciyle ilişkili olarak gerçekleşen yasal düzenlemeler ve insan hakları alanında verilen mücadeleler sonucunda ülkemizde işkence konusunda yaşanan insan hakları ihlallerinin, en azından sayısal veriler açısından bir azalma eğilimi gösterdiği sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu konuda yapılan tartışmalarda, hükümetin “işkenceye sıfır tolerans” ifadesiyle somutlanan anlayışının, Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulanan bir iktidar pratiği olmaktan çıkması amacıyla atılacak adımların etkili olabilmesi için gereken siyasal kararlılık açısından büyük önemi olduğu konusunda bir sözbirliği var.

İşkencenin Önlenmesi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri / Nalan Erkem 
Son yıllarda Avrupa Birliği’ne uyum yasalarıyla başlayan yasal iyileştirmeler ve hükümetin “işkenceye sıfır tolerans” söylemi, işkence ve kötü muamelenin pratikte, nitelik ve nicelik olarak görece azalmasına yol açmıştı. İşkence vakalarının sayısındaki azalmanın yanı sıra uygulanan yöntemlerde de bir değişim meydana gelmiştir.

İşkenceyi Önlemede Etkin bir Araç Olarak “Seçmeli Protokol” / Meryem Erdal 
İşkencenin ortadan kaldırılması amacıyla oluşturulan ve bağlayıcı nitelikteki tek uluslararası antlaşma olan Birleşmiş Milletler İşkenceye İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamele yada Cezaya Karşı Sözleşme, 10 Aralık 1984’te BM Genel Kurulu tarafından kabul edilerek 26 Haziran 1987’de yürürlük kazandı.

“İşkenceye Sıfır Tolerans” Karnesi / Ahmet Şık 
Bu yazı yazıldığı sırada, 5 yılı aşkın zamandır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi hakkındaki kapatma davasıyla ilgili hukuki süreç başlamış bulunuyordu. Bu yazının konusu elbet karşısında durduğumuz parti kapatmalar değil, ancak AKP hakkında bir takım anımsatmalar yapmak gerektiği kanaatindeyiz. Herkesin bildiği üzere, “Laiklik karşıtı hareketlerin odağı haline gelmek” suçlamasıyla kapatılmak istenen AKP, hem 3 Kasım 2002 hem de 22 Temmuz 2007 seçimlerinde azımsanmayacak bir kitle desteğiyle iktidara gelmişti. 2002 seçimleri öncesinde Recep Tayyip Erdoğan seçim meydanlarında hepimizi, en azından insan hakları savunucularını oldukça heyecanlandıran bir sloganı ağzına pelesenk etmişti: “İşkenceye sıfır tolerans”. Böylece seçimleri kazanmasına kesin gözüyle bakılan müstakbel başbakanın ağzından, insan hakları karnesinde hacimlice yer tutan işkenceyle mücadele sözü verilmiş oluyordu.