Kurumsal ve pratik boyutlarıyla din, toplumsal ilişkileri, kültürel şekillenmeyi doğrudan ve dolaylı biçimlerde etkileyen önemli bir dinamik olarak değerlendiriliyor. Bu çerçevede dini hayatı kontrol ve yönlendirme gücünü elinde tutmak, kamusal işleyişe dair hegemonyanın sürdürülmesinde siyasal iktidarlar açısından büyük önem ifade ediyor. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kamusal alanda sahip olduğu misyon, toplumsal hayat ve siyasi etkileşim a ısından ciddi bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor.

Bir başka ifadeyle devlet ve yurttaş ilişkileri bağlamında, özellikle de bireysel/toplumsal alanın muhtariyeti meselesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut kurumsal yapısı, statüsü, misyonu ve faaliyetleri ile sorunun merkezinde duran bir kurum. Tam da bu nedenle çok boyutlu bir mesele olan toplumsal barışın tesis edilmesi ve de kamu kaynaklarının eşit yurttaşlık ihtiyacına uygun biçimde dağıtım ve kullanımı için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapsamlı bir sorgulamaya tabi kılınması gerekiyor.

Diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın merkezi kamu idaresi teşkilatındaki yeri ve görev tanımı, kurumsal profili, yürüttüğü hizmet ve faaliyetlerin niteliği ve kamu kaynaklarından aldığı pay, ülkenin siyasi rejiminin mimarisinde, yani anayasal düzenindeki konumunu tarif ediyor.

Görev tanımı ve hizmetlerinin mevzuat ve pratikteki reel durumu, bu merkezi kurumun, sağlık, eğitim, iletişim, çevre, enerji, adalet, güvenlik gibi kamusal politika ve hizmet alanlarında görevli idari ve icracı kurumlardan farklılaşan bir nüfuz kazanmasını beraberinde getiriyor. Bu, toplumun tamamı ve bireyler için “ortak kesen” kamu hizmetlerinden aynı ölçüde yararlanma konusunda öteden beri yaşanan sorunlar ortaya çıkmasına neden oluyor.

Değişik yönleriyle kamuoyunda sürekli tartışmalara konu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, ister istemez, devlet-din-yurttaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar bakımından önemli bir ağırlık oluşturuyor. Bu tartışmalar kurumun kuruluşundan beri zaman zaman öne çıkan, gündem olan bir nitelik taşımakla beraber, kıyaslamak gerekirse özellikle son 20 yılda  çoğu eleştirel bir nitelik taşıyan bu tartışmaların daha da yoğunlaştığını belirtmek mümkün. Kurumun bu denli “görünür” bir gündem olmasında kuşkusuz ki neredeyse toplumsal hayatın her alanında rol ve görev atfedilen bir nem ve ağırlık kazanmasının da büyük payı bulunuyor. Nitekim çok sayıda haber olan gelişme ile yazılara, araştırmalara, kitap ve raporlara konu olmasını da bu bağlamda değerlendirmek mümkün.

Konunun derneğimiz açısından bir “fikri takip” önemi olduğunu da belirtmeliyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendi tarihi içerisinde hangi dönemde ne durumda olduğunu ortaya koymak kadar, meseleyi gündemimize aldığımız 90’lı yıllardan günümüze nasıl bir süre yaşadığına da ayna tutmak, güncel durumu anlamak açısından önemli bir ihtiyaç oluyor.

Derneğimizin web sitesinde “Din-Devlet-Yurttaşlık” kategorisinde daha önce yürütülen çalışmalarla ilgili bilgilere ulaşılabilir. Bunun yanı sıra “Tartışılan Kurum: Diyanet” başlığı altında konuyla ilgili kamuoyu gündemine gelen haber, yazı, söyleşi veya raporlar, aslına sadık kalınarak ilgililerin erişimine açık. 2019 yılında başlattığımız bu çalışma belirli periyotlarla güncelleniyor.

Gazeteci-yazar Cafer Solgun’un hazırladığı bu kapsamlı rapor da bu çalışmaların bir parçası. Raporda çeşitli ve tartışılan yönleriyle Diyanet İşleri Başkanlığı’na dair soru ve sorunlara ayna tutulurken konuyla ilgili gazeteci, araştırmacı, yazar, ilahiyatçı ve akademisyenlerin görüşlerine de yer veriliyor.

Raporun, meseleye dair literatüre ve kamusal tartışmayı zenginleştiren katkılarının yanı sıra, kurumla ilgili muhtelif izleme ve değerlendirme çalışmaları için de somut ve güncel göstergeler içeren referans bir kaynak sağlamış olmasını umuyoruz.