Yazı- Diyanet'in 'minik serçe' çıkışı ne anlama geliyor?
"Minik serçe" lakaplı sanatçı Sezen Aksu'nun 2017'de çıkardığı “Şahane bir şey yaşamak” adlı parçasını, YouTube kanalında yeniden paylaşması gündem yarattı''
19 Ocak 2022 tarihli yazı: Alican Uludağ yazdı: Diyanet'in Sezen Aksu çıkışı ne anlama geliyor? (abcgazetesi.com)
Sezen Aksu'nun 2017 çıkan "Şahane bir şey yaşamak" adlı şarkısı üzerinden başlatılan tartışmalar boyut değiştirdi. Milli Beka Hareketi üyeleri, Aksu'nun evinin önüne giderek açıklama yaparken; Diyanet İşleri Başkanlığı da sessiz kalmadı, dini değerler konusunda herkesi dikkatli davraması için uyardı. Peki, Diyanet'in bu olaya da mühalil olması ne anlama geliyor? Eski Danıştay Başkanı Nuri Alan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin artık laik, demokratik, hukuk devletinden yavaş yavaş dini öğelerin hakim olduğu tarafa kaydığını vurguladı. Hukuk ve Siyaset Çalışmaları Profesörü Dr. İştar Gözaydın, yaşanan tartışmayı, "her şeyin önüne dini hassasiyetleri geçirmeye çalışma" olarak yorumladı. Gözaydın, özgürlükler açısından bunun çok problemli olduğunu kaydetti.
"Minik serçe" lakaplı sanatçı Sezen Aksu'nun 2017'de çıkardığı “Şahane bir şey yaşamak” adlı parçasını, YouTube kanalında yeniden paylaşması gündem yarattı. Bazı kesimler, şarkıda geçen “Selam söyleyin, o cahil Havva ve Adem’e” sözleriyle Hz. Adem ve Hz. Havva'ya hakaret edildiğini iddia etti. Tartışmalarla birlikte Sezen Aksu'ya yönelen hedef göstermeler, tehdit boyutuna ulaştı.
İlahiyatçı İhsan Şenocak, devleti sessiz kalmakla suçlayarak "Hz. Adem'e ve Hz. Havva'ya hakareti sanat zannetmek, öyle büyük bir rezilliktir ki hadise karşısında 'utanmak' kelimesi namütenahi bir utanç içerisindedir. Devlet, tapusunda dedemiz Alparslan'ın İslam mührünü taşıyan Anadolu'da Hz. Meryem'e ve Havva'ya sövmeye daha ne zamana kadar sessiz kalacak?" paylaşımını yaptı.
MHP Genel Başkanı Başkanı Devlet Bahçeli, "Hazreti Adem ile Havva'ya cahil diyen sanatçıya diyorum ki, serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme. Bu tiplerin kafaları arızalı, kalpleri taşlı ve dikenlidir" dedi.
Mili Beka Hareketi adlı oluşum da pazartesi günü akşam saatlerinde Sezen Aksu’nun Beykoz Kanlıca’daki evinin önünde basın açıklaması yaptı. İstanbul’da son dönemde Enes Kara başta olmak üzere birçok eyleme müdahale eden polisin, bu açıklamaya izin vermesi dikkat çekti.
Diyanet'ten Aksu uyarısı
Diyanet İşleri Başkanlığı da bu konuda sessiz kalmadı. Son zamanlarda Hz. Adem, Hz. İsa, Hz. Havva ve Hz. Meryem'e yönelik tartışmalar ve polemikler yapıldığını savunan Diyanet, dini şahsiyet, sembol ve değerlerle ilgili yapılan her açıklamada dikkatli olunmasını istedi, bu tür tutum ve davranışları “en hafif tabirle saygısızlık” olarak niteledi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da daha önce LGBTİ+’ları ile nikahsız yaşayanları hedef göstererek, “bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim” demişti.
Diyanet'in çıkışı ne anlama geliyor?
Peki, Diyanet'in bir şarkı sözü üzerinden başlatılan tartışmaya müdahil olması ne anlama geliyor?
Eski Danıştay Başkanı Nuri Alan, şarkının 2017 tarihli olduğuna işaret ederek, artık Diyanet'in şarkı sözlerinden dahi rahatsız olmaya başladığını söyledi. "Eski defterleri karıştırmak çaresizliktir" diyen Alan, anayasayanın sürekli olarak ihlal edildiğine işaret etti. İnsanların sosyal alanlarının daraltılmaya çalışıldığını kaydetti. Alan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sizin muşriyet kaynağınız da bu anayasa. Siz bu anayasaya göre Cumhurbaşkanısınız, bakanlarsınız. İşinize gelen yerleri alıp, onun dışında kalanı uygulamam diyemezsiniz. En üzücü olan taraf da Türkiye Cumhuriyeti devletinin artık laik, demokratik, hukuk devletinden yavaş yavaş dini öğelerin hakim olduğu tarafa kaymasıdır. Bu ilerisi için bu durdurulmazsa Türkiye açısından zor durumu ifade etmektedir."
Prof. Gözaydın: Sansüre girer
Hukuk ve Siyaset Çalışmaları Profesörü Dr. İştar Gözaydın, 2010'dan itibaren Diyanet'in görünürlüğünü arttırdığına dikkat çekti. İfade ve sanat özgürlüğü ile dini hassasiyetlere ilişkin özgürlüklerin karşı karşıya geldiği zamanlarda, ifade ve sanat özgürlüğünün daha önemli olduğunun altını çizen Gözaydın, şunları kaydetti:
"Sanat apayrı bir alandır. Bu alanda ifade özgürlüğü her zaman diğer hassasiyetlerin önüne geçer. Burada bu hassasiyetten bahsederek bir gündem yaratmaya çalışmak, yalnızca gereksiz bir kutuplaşmayı arttırmanın ötesinde bir anlam taşımaz. Dolayısıyla çok problemli bir tavırdan bahsediyoruz. Bu şekilde davranmak sansüre girer. Ve sansür hiçbir şeklide özgür, demokratik bir ortamda toplumda kabul edilebilecek bir şey değildir."
İştar Gözaydın, "Diyanet sürekli bu çıkışlarıyla sosyal hayatı mı düzenliyor" sorusuna ise "Bu durum son tahlilde her şeyin önüne dini hassasiyetlerin geçirilmeye çalışıldığı bir yapıya dönüştürme çabası olarak okunabilir" dedi. Diyanet'in görünürlülüğüne arttırmaya, sürekli olarak hakim intiba vermeye çalıştığnı yineleyen Gözaydın, "Bu özgürlükler açısından çok problemli tavır" diye konuştu.
Prof. Gözaydın, iktidarın ekonominin kötü gittiği bir dönemde dini söylemleri kullandığı şeklindeki görüşe tamamıyla katıldığını vurguladı. "Ekonomik koşulların son derece problemli olduğıu, bir şekilde dar boğazda olunduğu aşikar" diyen Gözaydın, "Bunu bir şekilde maskeleyebilecek, gizleyebilecek bir takım yapay gündemlerle bunun önüne geçme çabası tabii ki burada da söz konusu" değerlendirmesini yaptı.