Rauf Karakoçan: Diyanetten yapılan açıklamalar zaman zaman gündem oluşturmakta ve bunun üzerinden siyasete yön verilmektedir. Diyanetin şimdiki amacı, dini faaliyet yürüten kurum görümünde olup, mevcut hükümetin hizmetinde propaganda faaliyetleri yürüten bir kuruluş durumuna gelmiştir. Buna ilişkin çok sayıda örnek göstermek mümkündür. Cuma hutbelerinde zehir akıtarak, dini, değnek gibi kullanarak, AKP-MHP faşist bloğuna hizmet etmektedir.

Rauf Karakoçan’ın 11 Mayıs 2020 tarihli yazısının tamamı burada:
https://web.archive.org/web/20200511173945/https://yeniozgurpolitika.net/diyanetten-escinsellik-fetvasi-rauf-karakocan/ 

Diyanet işleri başkanlığı diye bilinen kurum, dini tekeline alarak, siyasi iktidarın hizmetinde faaliyet yürütmektedir. Başkan Ali Erbaş denilen zat ise diktatör Erdoğan’ın emir eri gibi kendisini konumlandırmıştır. Türkiye’nin bütçesinden aslan payını alarak, kurşun geçirmez zırhlı arabaya binerek, siyasetin yükünü omuzlarcasına, aktif siyasi çalışmaların odağında yer almıştır. Diyanet işleri başkanlığı, mevcut icraatlarıyla sorgulanması gereken bir kurumdur. Diyanet kurumunun bu kadar ön plana çıkarılmasının bir maksadı vardır. Dini eğitim kurumları aracılığıyla, yetiştirdiği nesiller üzerinden, siyasi İslam’a taban oluşturmak öncelikli görevi olmuştur. Kuran kurslarından, İmam hatip okullarına varıncaya dek, hemen her alanda din kisvesi altında yürüttüğü faaliyetlerle gerici, yobaz ve cahil bir tabaka inşa etmeye çalışıyor. Çocukların beyinlerini yıkama işlevi görüyor.

Diyanetten yapılan açıklamalar zaman zaman gündem oluşturmakta ve bunun üzerinden siyasete yön verilmektedir. Diyanetin şimdiki amacı, dini faaliyet yürüten kurum görümünde olup, mevcut hükümetin hizmetinde propaganda faaliyetleri yürüten bir kuruluş durumuna gelmiştir. Buna ilişkin çok sayıda örnek göstermek mümkündür. Cuma hutbelerinde zehir akıtarak, dini, değnek gibi kullanarak, AKP-MHP faşist bloğuna hizmet etmektedir.

Hükümetin organize yalanlarına, haram kazançlarına, rant elde etmelerine, yolsuzluklarına, haksız hukuksuz uygulamalarına, zulüm yapmalarına, doğa talanına tek kelime etmezken, kendisini ilgilendirmeyen konularda atıp tutuyor. Eşcinselleri hedef alan açıklamalarda bulunuyor. Madem ki eşcinselleri hedef alıyor, dönüp şu Osmanlı tarihini bir okusa ne iyi olur. Divan edebiyatına şöyle bir göz atsa, eşcinselleri edebi bir dille okuma imkanı olacak. Osmanlı saraylarında dönen dolapları, hadım edilmiş oğlanların hikayelerini, sultanların haremini, cariyelerden evlilik dışı doğan çocuk şehzadeleri, daha neler neler…

Prof. Erbaş’ın, Lut kavmine, MÖ 1900 yıllarına kadar gitmesine gerek yok. Osmanlı sarayları Lut kavmini aratmayan yakın tarihin en somut örneğidir. Diyanetin başındaki Erbaş, diktatör Erdoğan’ın eratı olacağına, kendi atalarının eşcinsellerle geçmişini sorgulasa çok daha faydalı olacaktır. Osmanlı’ya bu kadar öykünen faşist iktidar ve onun Diyanet kurumu, imparatorlukta yaşanan sapıklıkları görmezden gelemez. Diyanetin Başkanı Erbaş, eşcinseller için ayrıştırıcı, hakaret edici dil değil, Osmanlı ataları nasıl güzellemelerde bulunmuşsa, kendisinden beklenen de edebi bir dil kullanmasıdır.

Bu nasıl bir akıldır ki salgın hastalık ile eşcinseller arasında bağ kuruyor. Erbaş’ın açıklamalarına Barolar tepki verince bu sefer de Barolar hakkında soruşturmalar başlatıldı. Baroların yapısına ilişkin düzenlemeler gündeme geldi, neşter operasyonu ile hizaya getirileceği tartışılıyor. Diyanet işleri başkanı, barolar için provokasyon yapmıştır, diktatör Erdoğan da gereğini yapacaktır. Hukuk, hükümetin sopası görevini görecek ve Diyanete karşı çıkanı da soruşturmaya alacak ve cezai yaptırımlara çarptırılacak. Osmanlının şeyhülislamı Erdoğan’ın Diyaneti oluvermiş. Diyanetin fetvaları bundan sonra kanun hükmünde olacağına kimse şaşırmaması gerekir. Toplumun dini duygularını alabildiğince istismar eden Diyanet kurumunun gereksizliği, lüzumsuzluğu üzerine çok şey söylene bilinir. Hükümetin uygulamalarına tabi olmakla suç işliyor. Din sömürüsü yapıyor. En az faşizm kadar tehlikeli, milliyetçilik kadar ayrıştırıcı, dincilik yapılmaktadır. Dincilik günümüzün vebasıdır ve Ali Erbaş açıkça dincilik yapmaktadır.

Çocuk istismarcılığının merkezi durumuna gelen Ensar Vakfının yöneticileri hakkında Erbaş’ın bir şey dediğini kimse duymamış. Ahlaksızlık çocuk yuvalarını sarıp sarmalamış, tecavüz olayları ardı arkası kesilmiyor. Bu konuda Diyanet işleri başkanı Erbaş iki kelam etmiyor, fakat eşcinseller hakkında akıl dışı fetvalar veriyor. Sadece Eşcinseller de değil yeri geldiğinde Aleviler hakkında da zehir kusuyor. Alevilik inancına saldırarak saygısızlık yapıyor.

Türkiye’de hiç bir iktidar, dini siyasetin emrine bu kadar sokmamıştır. Din üzerinden kitleleri bu kadar uyuşturmamıştır. Dindarlığın canına bu kadar okumamıştır. Gericilik bu kadar hortlatılmamıştır. Bütün bu çirkinlikler din adına Diyanet kurumunca yapılmaktadır. Diyanet işleri başkanlığı faşist iktidarın propaganda aracı haline gelmiştir. Prof. Ali Erbaş, tıpkı Hitler’in propaganda bakanı Dr. Paul Joseph Goebbels gibi, kitleleri motive ederek, siyasi iktidarın tebaası durumuna getirmeye çalışıyor. Diktatör Erdoğan da, Diyanet kurumu aracılığıyla kendisine siyasi taban oluşturmayı amaç edinmiştir.

Hiç bir dini lider nefret söyleminde bulunmaz, din adına nefret üretmez, ama Türkiye’de ve Diyanet kurumunda bu nefret dili olağandır. Türkiye’nin farkı da budur.