Kazdağları havzasında pestisit ve plastik atık sorununun katılımcılık esaslı yönetiminde kalıcı işbirlikleri için bir adım daha
Daha Çok Sorumluluk Daha Az Plastik çalışmamız kapsamında, Kazdağları ve Edremit Körfezi’nde tarımsal üretimde kullanılan pestisit ve sair plastik atık kirliliğinin azaltılması hedefiyle meselenin tüm paydaşlarını bir araya getirdiğimiz Paydaşlarla Ağ ve Takip Toplantısı, Balıkesir Ören’de 24-25 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Havzada sivil toplum ve yerel kamu idaresinin katılımıyla yaratılan ağın güçlendirilmesi ve stratejik bir işbirliğine dönüşmesini hedefleyen bu program kapsamında 24 Kasım 2023 günü tarımsal üretimin dayanıklılığı ve doğal kaynakların korunması; tarımda plastik atıkların yönetimi; tarımsal atık yönetiminde belediyelerin rolü konuları ele alındı.
Toplantının ardından 25 Kasım günü ise havzadaki gençlerin çevre meselelerine ilişkin bilgi ve duyarlılığını artırmak, gençler arasında bir ağ tesis etmek amacıyla ‘Plastiksiz Dünyaya Doğru’ başlıklı bir gençlik atölyesi düzenlendi.
Burhaniye Ören Tezmadra Otel’de yapılan toplantıda Çanakkale Tarım İl Müdürlüğü, Çanakkale Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Gömeç Belediyesi, Çanakkale Bayramiç Belediyesi, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Çanakkale Üniversitesi Ziraat Fakültesi, BM Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu (UNDP SGP-GEF) Türkiye, TEMA Vakfı, Greenpeace Akdeniz, Buğday Derneği ve TOMRA Collection gibi kurumlardan temsilcilerin yanı sıra yöredeki üretici kurum ve kuruluşlardan, ekoloji örgütleri ve yurttaşlardan oluşan 60 katılımcı yer aldı.
Alanlarında uzman ve kimileri uygulayıcı konumdaki sivil toplum, kamu ve özel kurumlardan temsilcilerin sunumları ile verimli tartışmaların yer aldığı dört oturumun ve gençlik atölyesinin notlarını aşağıda görebilirsiniz.
I. Oturum: Çalışmanın kapsamı, hedefleri ve saha araştırma bulgularının aktarılması
Kolaylaştırıcılığını gazeteci-yazar Pelin Cengiz’in yaptığı açılış oturumunda ilk sözü Yurttaşlık Derneği Yönetim Kurulu üyesi Bülent Atamer aldı. Derneğin amacı ve çalışmalarını özetleyen Atamer, sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir yurttaşlık hakkı olduğunu belirterek, Daha Çok Sorumluluk Daha Az Plastik çalışmasının üretici bireyler ve örgütler, merkezi ve yerel kamu idarecileri ve STK’lardan oluşan bir paydaş kompozisyonuyla bu meseleye çözüm üretmeye çalıştığını vurguladı.
UNDP SGP-GEF (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu - Küçük Destek Programı) Ulusal Koordinatörü Gökmen Argun, BM’nin sürdürülebilir kalkınma başlığı altında 17 hedefi olduğunu belirtti ve bu projenin özellikle karadaki yaşam, sudaki yaşam, sorumlu üretim ve tüketim ile amaçlar için ortaklıklar hedefleriyle birebir örtüştüğünü belirtti. UNDP SGP’nin, Türkiye’de 30 yıldır desteklediği 400’e yakın projede plastik kullanımı ve tüketiminin öne çıkan problemlerin başında geldiğini vurgulayan Argun, “Dünyada plastikle ilgili çalışan kuruluşların son yayınladıkları raporlarda, plastiğin geri dönüştürülmesi hedefinin çöktüğü belirtiliyor. Bu da plastikle ilgili yeni bir bakış açısı kazanmak zorunda olduğumuzu gösteriyor” diyerek Yurttaşlık Derneği tarafından sürdürülen projenin önemli bir noktaya değindiğini söyledi. Özellikle yaygın tarımsal üretimin yapıldığı büyük kentlerde bu konunun üzerinde yoğunlaşılması gerektiğinin altını çizen Argun, “Üreticilerin bilinç düzeyinde fark yaratarak daha fazla sorumluluk almasını sağlamalıyız çünkü tarımsal üretimde ciddi boyutta bir plastik kullanımı var” dedi.
Ardından Proje Koordinatörü Yaşar Kanbur ve çalışmada uzman olarak yer alan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, bugüne kadar yapılan çalışmalar ve plastik alanında dünya ve Türkiye’deki son gelişmeler hakkında bilgi verdiler.
Yaşar Kanbur, tarımda kullanılan pestisit ve plastik atıklarının yönetiminin uzun soluklu bir çalışma olduğunu, Avrupa’daki uygulamaların yaklaşık 20 yıl önce başlatıldığını ve ancak yeni yeni belirli bir aşamaya geldiğini belirtti. “Yurttaşlık Derneği olarak 2019 yılında yerel STK’lar ve yurttaşların talebi üzerine Kazdağları havzasında tarımsal plastikler alanında çalışmaya başladık ve çalışmalarımızı sürdürmeye, kurulan stratejik işbirliklerini ileriye taşımaya kararlıyız” diyen Kanbur, bu çalışma kapsamında Gömeç Belediyesi’nin de içinde bulunduğu pilot bir uygulama için mutabakat oluşturduklarını ve bu uygulamayı bütün havzada yaygınlaştırmayı hedeflediklerini vurguladı.
Sedat Gündoğdu ise Türkiye’de, dünya örneklerinde olduğu gibi, pestisit üreticilerinin sisteme katılım konusunda bir motivasyonunun olmadığını ve hatta Türkiye’deki mevcut GEKAP (Geri Kazanım Katkı Payı) uygulamasını endüstrinin bu tür girişimlere katılmamak için bir gerekçe haline getirdiğini ifade etti. Yönetmeliklerdeki eksikliğe de dikkat çeken Gündoğdu, zehirli kimyasal ambalajların geri kazanıma gönderilemediğini çünkü bu atıkların özel olarak temizlenme işleminden geçmesi için gerekli mevzuatın bulunmadığını belirtti. Tehlikeli atık sınıfındaki bu malzemelerin yakılarak bertaraf edilmesinin çok riskli olduğunun altını çizen Gündoğdu, “Aslında pestisit kapları tekrar kullanılmak üzerine tasarlanmış olsa önemli bir adım atılmış olurdu” dedi. “Bu atıkların yönetimi konusunda katılımcılık meselesi Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri” diyen Gündoğdu, belediyeler, bakanlıklar gibi kamu idaresi kurumlarının istekli olduğunu fakat asıl bu sürece katılması gereken pestisit endüstrisinin sorumluluk almaktan kaçındığını, bakanlığın da endüstriyi bu alanda sorumluluk sahibi kılma konusunda somut bir adımının olmadığını ifade etti. Dünyadaki çeşitli uygulama modellerine değinen Gündoğdu, Brezilya’daki pestisit kaplarının geri toplanması sisteminin Türkiye açısından biraz daha uygun göründüğünü belirtti. Çiftçi örgütleri, kooperatifler ve ziraat odalarının da sürece aktif katılımının önemini vurgulayan Gündoğdu, “Çiftçilerin pestisitleri kullanırken danışması gereken merci tarım il müdürlükleri ve ilaç kutularının sorumluluğunu alması gerekenler de bayiler olması gerekirken araştırma sonuçlarına baktığımızda üreticilerin kafasında tam tersi bir yaklaşımın olduğunu görüyoruz. Bunu tersine çevirmemiz gerek” dedi.
Projenin saha araştırması raporunu hazırlayan Yerküre Kooperatifi’nden Orkun Doğan da rapor bulgularını özetleyerek “Bu meselenin çok tarafı var ancak saha araştırmasında özellikle üreticiler ve çiftçilerin mevcut durumuna ve pratiğine odaklanıldı; 600 kadar üretici ile görüşüldü. Bunun yanı sıra zirai ilaç bayileri ile görüşülerek saha araştırma raporu hazırlandı” dedi.
II. Oturum: Tarımsal üretimin dayanıklılığı ve doğal kaynakların korunması
İkinci oturumun kolaylaştırıcılığı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Kaynaş tarafından yapıldı. Kaynaş, Çanakkale’de pestisit ambalajlarının toplanması ve bertarafı konusunda ciddi çalışmalar yapıldığını belirterek bu konudaki görüş ve önerilerini şöyle sıraladı:
- Danimarka’da kullanılan sistem, Türkiye için de kullanılabilir; bu sisteme göre, pestisit üreten firmalardan ek vergi alınarak tarım il müdürlüklerince yapılan bertaraf çalışmalarına finansman sağlanabilir. Bu sistemde pestisit bayileri de depozito sistemi ile çalışmalı.
- Dünyada yıllık kullanılan pestisit miktarı 4 milyon ton, yanı sıra kimyasal gübreler de var. Çanakkale’nin kullanım miktarı da az değil. Birçok Avrupa ülkesinde kullanımı yasaklanmış bazı kimyasal gübreler ihracat yapılarak az gelişmiş ülkelere gönderiliyor. Bu kimyasallar ile pestisitlerin tüm canlılar üzerinde, doğal kaynaklarda ve atmosferde olumsuz etkileri var.
- Pestisitler dünyada her yıl 385 milyon insanın zehirlenmesine yol açıyor. Kuş ve böcek popülasyonunu azaltıyor. Diğer yandan mikroorganizmaların azalması toprağın humuslaşmasının azalmasına neden oluyor oysa organik tarım yapılan bölgelerde bitki çeşitliği pestisit kullanılan bölgelere göre 17 kat daha fazla. Sular kirleniyor ve akarsularda ciddi oranlarda kalıntı oluşuyor; bu sular insan vücuduna kadar giriyor ve yok olmuyorlar. Atmosferi de kirletiyorlar ama Türkiye’de hiçbir devlet kurumu buna dair rakamları açıklamıyor. Bayramiç Evciler’de kullanılan elma tarımı ilaçlarının kalıntıları Kara Menderes çayının ağzında bulunabiliyor. Danimarka ve Lüksemburg’da pestisit kullanımına ek vergiler getirildiği için pestisit kullanımı epeyce azalmış durumda. Bu uygulamanın Türkiye’de de hayata geçirilmesi gerekiyor.
Prof. Dr. Kenan Kaynaş’ın açılış konuşmasının ardından ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Şeker, ‘Tarımsal Üretimde Örtü Bitkilerinin Kullanımı’ başlıklı sunumunu yaptı.
Örtü bitkilerinin gerek pestisit kullanımını azaltmada gerekse bitkilerin ve toprağın veriminin artırılmasında önemli bir potansiyeli olduğunu vurgulayan Şeker, bu uygulamanın, faydalı böcekler için ‘otel’ vazifesi gördüğünü, bunun da ilaç kullanım ihtiyacını azalttığını söyledi. “Belli ürün gruplarında pestisit kullanımını tamamen ortadan kaldırmak mümkün” diyen Şeker, yurt dışındaki uygulamalardan örnekler verdi. Örtü bitkisi olarak kullanılan türleri sıralayan Şeker, bu türlerin kullanım oranlarının ve koşullarının çok hassas olduğunu, bu ölçülerin kesinleştirilebilmesi için yörede üniversite olarak yaptıkları çalışmalardan söz etti. Türkiye’de de örtücü bitki kavramını yerleştirmenin öneminin altını çizen Şeker, Kumkale’de yaptıkları örnek çalışmalarını sundu. Örtü bitkisinin kullanımı ile ilgili olarak meyvelerde ve ağaçlarda çeşitli analiz çalışmaları yapıldığını, örtü bitkilerinin toprağın sıcaklığının azaltılması konusunda da etkili olduğunu ifade eden Şeker, ayrıca örtücü bitkilerin havadaki azotun toprağa aktarılmasına katkı sağladığını, bu yöndeki çalışmalara her türlü katkıyı sağlayacaklarını vurguladı.
Çanakkale Belediyesi Yerel Kalkınma Birim Sorumlusu, Ziraat Mühendisi Gökay Şahiner, ‘Doğal Kaynakların Korunmasında Belediyelerin Sorumlulukları’ başlıklı sunumunda Atikhisar Barajı’nın sağladığı suyun hızlıca tükenmesiyle birlikte bazı su kullanımı kısıtlamalarına gidildiğini, ayrıca maden faaliyetleri ile mücadele etmek durumunda kaldıklarını belirtti. Belediye bünyesinde, İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Birimi kurulduğunu anlatan Şahiner, bu birimin çalışma başlıklarını şöyle sıraladı: Üretim kooperatiflerine destek sağlanması; atalık ve yerel tohumların toplanması ve korunması; tohum takas şenlikleri, üreticiye fide dağıtımı; ‘Halkın Bakkalı’ projesi; aromatik ve tıbbi bitkiler koleksiyon bahçeleri; ücretsiz toprak analizi hizmeti...
‘Ormanımızı, Toprağımızı ve Suyumuzu Nasıl Korumalıyız?’ başlıklı sunumuyla oturuma katkı sağlayan TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Proje Koordinatörü Onur Küçük, Vakfın madenlerle ilgili çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ağırlıkla IV. grup metalik madenlere odaklanıldığını belirten Küçük, maden öncesi çalışmaların sebep olduğu doğa tahribatının yanı sıra madenin işletilmesi döneminde ortaya çıkan zararın ve atık sorununun boyutuna dikkat çekti.
‘Tarladan Sofraya Zehirsiz Sofralar’ sunumuyla Buğday Derneği’ni temsilen toplantıya katılan Turgay Özçelik, resmi verilere göre Türkiye’de 2018 yılında 60 bin ton pestisit kullanıldığını ve pestisit ithalatı için yılda yaklaşık 600 milyon dolar harcandığını ifade etti. Pestisitlerin zararları, iklim krizi ve iklim krizinin sofralarımıza etkisi, doğa dostu yöntem ve teknikler ile zehirsiz gıdaya ulaşmanın yollarından söz eden Özçelik, herkesi Buğday Derneği’nin Zehirsiz Sofralar çalışması kapsamında başlattığı imza kampanyasına destek vermeye davet etti.
III. Oturum: Tarımsal üretimin dayanıklılığı ve doğal kaynakların korunması
Oturumun moderasyonunu yapan Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, yeni yapılan araştırmalara göre tarımsal topraklarda kentsel topraklara oranla daha fazla mikroplastik kirliliği olduğunu belirtti ve uluslararası düzeyde plastik üretiminin azaltılmasına yönelik çalışmalara değindi.
Oturumun ilk sunumu, ‘Çanakkale Konteyner Toplama Sisteminde Son Durum’ başlığıyla Çanakkale İl Tarım ve Orman Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Ramazan Eren tarafından yapıldı. Eren, 2017 yılından bu yana Türkiye’de ilk olarak zirai ilaç ambalajı atıklarının toplanarak geri dönüşüme kazandırılması ve imhası projesinde bugüne kadar neler yapıldığını ve projenin sonuçlarını aktardı. Ramazan Eren, önümüzdeki dönemde bu uygulamayı Çanakkale’nin tüm ilçelerine yaymayı ve Bayramiç dışında başka bir ilçede daha 2. Geçici Atık Toplama Merkezi oluşturmayı hedeflediklerini belirtti.
‘Antalya Kumluca Akıllı Konteyner Sistemi ve Çevre Kurulu Deneyimi’ başlıklı sunum Antalya Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği Daire Başkanlığı’ndan Çevre Teknikeri Hafize Yılmaz Kökçen ve Aze Çevre Teknolojileri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Atalay tarafından yapıldı. Antalya’nın Kumluca yöresinde kentteki bütün kurum ve kuruluşların biraraya gelmesiyle Çevre Kurulu’nun kurulması ile akıllı konteyner sisteminin hayata geçirilmesinden söz eden Kökçen, Çevre Dostu Çiftçi Kartı projesinin çalışma esaslarını aktardı. Daha sonra söz alan Mesut Atalay ise başlangıçta Çevre Dostu Çiftçi Kartı çalışmasının şehirdeki tüm atıkların toplanması için projelendirildiğini ama görüşmeler neticesinde sadece tarımsal plastik atıklara odaklanıldığını ifade etti. Akıllı konteynerler üzerinden başlanan çalışmada, katkı sağlayan çiftçilerin ödüllendirilmesi yönteminin kullanıldığını ve böylece etkili sonuçlar alındığını vurguladı.
TOMRA Collection’dan Çevre Mühendisi İlkim Yiğit, ‘Atık Yönetiminde Depozito İade Sistemi’ni anlattığı sunumunda, dünya ve Türkiye’deki atık miktarlarının mevcut durumdan bahsederek dünyadaki plastik üretiminin yalnızca yüzde 2’sinin tekrar kullanıma sokulabildiğini belirtti. Depozito ve iade sistemi uygulamalarından örnekleri paylaşan ve yakın gelecekte bu sistemin Türkiye’de tekrar başlatılacağını söyleyen Yiğit, depozito iade sisteminin Avrupa’da ve Amerika’da hayli başarılı olduğunun altını çizdi.
Greenpeace Akdeniz’den Gözde Sevinç ise Küresel Plastik Anlaşması’nın hedefleriyle ilgili konuşmasında, anlaşmanın sıfırdan plastik üretiminin azaltılmasına ve işlenmemiş üretimin aşamalı olarak sonlandırılmasına odaklandığını, özellikle de tek kullanımlık plastiklerin hedefte olduğunu ifade etti. Sevinç, kimi plastiklerin kullanımının Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de yasaklanmasının önemini vurguladı ve bir diğer büyük sorunun da Türkiye açısından çok yüksek miktarlarda plastik atık ithalatı yapılması olduğunu söyledi. Özellikle Adana ve Mersin civarında bu atıkların ciddi sorunlar yarattığının altını çizen Sevinç, herkesi bu bağlamda sürdürdükleri kampanyaya katılmaya ve destek vermeye davet etti.
IV. Oturum: Kırsal kalkınma ve tarımsal atık yönetiminde belediyelerin rolü
Projenin saha çalışanlarından İsmail Tümay ve Müge Okur tarafından idare edilen son oturumda ilk sözü alan Bayramiç Belediye Başkanı Mert Uygun, ‘Bayramiç Atık Toplama Uygulaması’ başlıklı konuşmasında Çanakkale’de yürütülen toplama ve bertaraf projesinin başarılı bir biçimde başladığını ancak kimi yönlerden eksik kaldığını belirtti. “Maalesef çiftçilerimiz için düzenlenen eğitimlerin sürekli olması gerekiyor” diye sözlerini sürdüren Uygun, ilçede pestisit kaplarının toplanması ile ilgili bir diğer sıkıntının tarlaların çoğunun küçük ölçekli olması ve baraj kenarında bulunmasından kaynaklandığını söyledi. Köylülerin zaman zaman boş pestisit kaplarını direkt suya attıklarını ifade eden Uygun, “Konteynerlerin sayılarının artırılması gerektiğini düşünüyoruz. Görevde olduğumuz süre içerisinde bu konuya yeterince eğilemedik” dedi.
Ardından Gömeç Belediye Başkanı M. İrem Himam, Gömeç Belediyesi ile yöredeki en büyük zeytin ve zeytinyağı üreticisi olan Kozaklı Tarım arasında imzalanan Pestisit Atık Yönetim Mutabakatı hakkında bilgi verdi. Himam, Gömeç’te büyük bir zeytinyağı fabrikasında pestisit ambalaj atıklarının toplanmasıyla ilgili bir anlaşma yaptıklarını, 2-3 sene içerisinde çiftçilerin bu uygulamaya ayak uyduracağını düşündüklerini söyledi. Sonrasında diğer üreticilerin de kullanabileceği şekilde belirli noktalara atık konteynerleri yerleştireceklerini belirten Himam, bu uygulamayı bütün havzaya yaymayı hedeflediklerini ifade etti.
Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği’ni temsilen ‘Atık Kirliliğinin Yönetiminde Havzadaki Durum’ başlığı altında bir sunum yapan Gizem Tiryaki, şu an birliğe 74 belediyenin üye olduğunu ve Türkiye’de çevre alanında faaliyet gösteren tek birlik olduklarını vurguladı. Birliğin çalışmaları hakkında bilgi paylaşan Tiryaki, Birlik olarak yerel yönetimlere proje ya da öneri sunabildiklerini ancak uygulama inisiyatifinin nihayetinde belediyelerde olduğunu ifade etti. Bu sunumun ardından yerel yönetimlerin kendi meclislerinde alacağı kararlar ile çalışma yürütmesinin imkanları ve zorlukları üzerine tartışıldı.
Gençlik Atölyesi: Plastiksiz dünyaya doğru
İlk gün toplantı oturumlarının tamamlanmasının ardından 25 Kasım Cumartesi günü Plastiksiz Dünyaya Doğru Gençlik Atölyesi yine Ören Tezmadra Otel’de gerçekleştirildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Balıkesir Üniversitesi’nden 10 öğrencinin katıldığı atölyenin kolaylaştırıcılığı proje destekçilerinden Çanakkale Yerel Kalkınma Derneği’nden (ÇAYEKA) Merve Köseoğlu ve Yaprak Aydın tarafından yapıldı. Öğrencilerle birlikte, Yurttaşlık Derneği’nin ve Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği’nin de yer aldığı atölyeye, Tema Vakfı ve Greenpeace Akdeniz temsilcileri de katıldılar.
İki grup halinde doğanın korunması ve plastik azaltımına ilişkin bir strateji oluşturma çalışması yapılan atölyede, ‘Plastiksiz Kampüs Projesi’ ve ‘Çanakkale Ayvacık'taki Sera Üretiminde Pestisit ve Plastik Azaltımı için Alternatif Çalışmalar’ başlıklı iki çalışma planı tasarlandı.
.