Avrupa Birliği Sürecinde Dil Hakları
Yayına hazırlayan: Ebru Uzpeder 2003, 122 sayfa. - TÜKENDİ
Helsinki Yurttaşlar Derneği tarafından 19-20 Aralık 2003 tarihlerinde yurtiçinden ve yurtdışından pek çok katılımcının iştirakiyle İstanbul’da gerçekleştirilen “Avrupa Birliği Sürecinde Dil Hakları” başlıklı panelde, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren konulara değinildi. Panel sonrasında da sunulan tebliğler bir kitapta toplandı.
Anadilde yayın ve eğitimin devlet eliyle mi yürütüleceği yoksa özel girişimcilere mi bırakılacağı, bu konuda yeterli maddi imkan ve insan kaynağının olup olmadığı, eğitim müfredatı ve yayın programlarının türü ve süresi, anadilde isim koyma, yer ve yol işaretlerinin çift dilli ya da çokdilli olup olmayacağı, mahkemelerde anadilin nasıl kullanılacağı ve tüm bunların, hangi yasal çerçeve içinde değerlendirileceği gibi konular, farklı çevreler tarafından hararetle tartışılıyor.
Türkiye’nin nasıl bir dil politikası uygulaması gerektiği noktasında yaşanan kafa karışıklığının en önemli nedenlerinden biri, bu konudaki deneyim ve bilgi eksikliğidir. Oysa geçmişte aynı sorunla yüzleşen ve çözümleme yoluna giden başka pek çok ülke, özellikle AB’ye üye ve aday devletlerin dil politikaları açısından geçirdikleri kabuk değişimi, Türkiye için zengin bir laboratuvardır.
Helsinki Yurttaşlar Derneği tarafından 19-20 Aralık 2003 tarihlerinde yurtiçinden ve yurtdışından pek çok katılımcının iştirakiyle İstanbul’da gerçekleştirilen “Avrupa Birliği Sürecinde Dil Hakları” başlıklı panelde, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren konulara değinildi: AB üye ve aday devletlerin, AB kriterleri ve diğer uluslararası ölçütlere uygun bir dil politikası benimsemek amacıyla hangi hukuksal reformları gerçekleştirdikleri, iç hukuklarını hangi uluslararası anlaşmalara göre uyarladıkları, hangi konularda çekinceler koydukları ve anadilde eğitim ve yayın alanlarında uygulamaya soktukları farklı modeller ele alındı. Lozan Anlaşması çerçevesinde resmen azınlık olarak tanınan gayrimüslim azınlıklarla birlikte Kürtçe’nin ve Lazca’nın durumu da geniş olarak tartışıldı.
Söz konusu panele sunulan tebliğlerin biraraya getirilmesiyle derlenen bu kitap, umuyoruz ki, Türkiye’de dil özgürlüğü ile ilgili tartışmalara katkıda bulunur.