Murat Somer: Ben laikliği demokratikleşme üzerinden yeniden tanımlardım. Dinin devlete müdahalesi de devletin dine müdahalesi de azalmalı. Ama keskin bir kurumsal din-devlet ayrımının Türkiye’de tabanı yok. Bunun yerine bu ilişkinin kurallarının daha demokratik olarak yeniden tanımlanması.
Murat Somer: Türkiye’de çoğunluk açısından bakıldığında, laikliğin kaldırılması, din ve devlet ilişkisinin temelden değişmesi şeklinde bir talep yok. Ama bunu isteyen siyasal hareketler var.
Mine G. Kırıkkanat: AKP iktidarının başladığı 2002 yılında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaklaşık 70 bin imam, hatip, müezzin, kayyım, Kuran kursu eğitmeni, vaiz vb. kadrosu vardı. Bütçesi, güncel para birimiyle 553 milyon 364 bin TL’ydi. Bizzat Diyanet’in yayımladığı resmi istatistiklere göre memur sayısı her yıl ortalama 5 bin artarak 2014’te 119 bin 743’e yükseldi.
Eser Karakaş: Otuz senedir yazıyorum, vergi gelirleriyle finanse edilen bir Diyanet olamaz ama bu konu Diyanetçi yani devletçi dindarlar için büyük bir tabu.
İştar Gözaydın: İslamiyet çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun devlet mekanizmasında bulunmasını laikliğe aykırı görmüyorum. Neden? Çünkü ruhban sınıfının olmadığı bir anlayıştan uygulamadan söz ediyoruz.
Hidayet Şefkatli Tuksal: Oysa Diyanet, eleştirilecek pek çok hususun varlığına rağmen, bütün organları, işleyişi ve mensupları ile göz önünde, açık ve şeffaf bir kurumdur. Gerek dini hizmetlerin verilmesi, gerekse dini bilginin üretilmesi konusunda, belli ölçülerde ciddiyeti, tutarlılığı ve sorumluluğu haiz bir kurumdur.
Psikiyatrist Gülperi Putgül: Kadın şiddet ve yoksullukla karşı karşıya
Gözde Bedeloğlu: Görmez’e göre Diyanet İşleri bugün dünyadaki Müslümanların fikir almak için müracaat ettiği önemli bir kaynak. Yalnız kurumun, kadın çocuk, yaşlı genç her gün insan öldürülen ülkemizde, şöyle çıkıp da gürül gürül ÖLDÜRMEYECEKSİN dediğini duyamadık.
Fransız laikliği konusundaki sorularımızı yanıtlayan Füsun Üstel, Türkiye’deki ‘özgürlükçü laiklik’ tartışması için; “AKP’nin tabanını genişletme stratejisinin parçası” dedi.
Fikret Başkaya: Kesin olan şudur ki, laiklik demokrasinin ve özgürlüğün vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Bir rejim laik değilse, orada demokrasiden, özgürlükten söz etmek abestir.
Atilla Yayla: DİB’nın kırmızı çizgi konuşması Genelkurmay Başkanlarının eskiden yaptığı konuşmaları hatırlattı. DİB istiyorsa kendisine ve takipçilerine manevî anlamda kırmızı çizgi çizmeye kalkışabilir, ama vatandaşlara siyasî ve hukukî kırmızı çizgi empoze etme hakkı olamaz.
Ahmet İnsel: AKP yöneticileri, İsmail Kahraman’ı gerçek bir laikliği savunmak için susturmadı. Otoriter laiklikten devralınan yasa, kurum ve uygulamaların bugün dindar iktidar için olabilecek en uygun zemini oluşturduğunu bildikleri için hemen davrandılar.