Özlem Akarsu Çelik: Bu rapor gerçekten Diyanet İşleri Başkanlığı’na mı ait? Ne maksatla hazırlandı? Kimlere gönderildi, rapordaki uyarılar doğrultusunda devlet kurumları hangi önlemleri aldı?
Mustafa Erdoğan: Bugünkü Türkiye siyasetinin belirgin özelliklerinden biri din istismarıdır. Gerçi öteden beri din istismarı özellikle muhafazakâr siyasetçilerin rakipleri karşısında avantaj sağlamak için başvurdukları bir araç olmuştur. Ama ilk defa AKP iktidarı döneminde dinî değer ve sembollerin siyasî amaçlı kullanımı sınır tanımaz boyutlara ulaşmış ve hatta toplumsal barışı tehdit eder hale gelmiştir.
Aydınlık’ta yayınlanan DİB’in “gizli” tarikatlar raporu: Cemaatler 1980 sonrası demokratikleşme ve ekonomik büyüme ortamında geliştiler, palazlandılar ve büyük birer şirket ya da holdinge dönüştüler. 1990’lar boyunca ama özellikle 2000 sonrasında şirketler, holdingler kurdular, okullar açtılar…
Diyanet’in “gizli” raporunun aktartıldığı yazı dizisinin 2. Bölümünde tarikatlar öne çıkan görüşleri ve faaliyetleri ile anlatılıyor…
Diyanet raporunun bu bölümünde de tarikat ve cemaatler değerlendiriliyor ve Süleymancılar için “istihbarat” uyarısı yapılıyor…
Raporun sonuç bölümünde cemaat ve tarikatların yasaklanmasından ziyade şeffaflaştırılarak denetlenmesi ve toplumun olumsuzluklara karşı bilinçlendirilmesi isteniyor. İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerindeki eğitimin kalitesinin de artırılması öneriliyor.
Tayfun Atay: Böyle bir raporun dengi, Asker'in bir "siyasi özne" olduğu dönemlerde MGK bünyesinde karşımıza çıkardı, bugün "DİYK" bünyesinde karşımıza çıkıyor. Askeri vesayetin yerini dinbaz vesayet aldı; MGK'nın işlevini de DİYK, yani Din İşleri Yüksek Kurulu devraldı.
Tayfun Atay: Neticede Cumhuriyet’in kurduğu Diyanet, artık "kendi cumhuriyeti"ni kurma arzusuyla toplumun karşısında boy gösteriyor
Aydın Tonga: Zimmetine para geçirmemiş, ihaleye fesat karıştırmamış, kamu hukukunu ve vicdanını yaralamamıştı Fatma Yavuz. Diyanet'in “İslami töreler” dediği konuların bunlarla hiç ilgisi yoktu. Aksine o, dindar camianın ve dahi başörtülü kadınların ifade ettiğimiz konularda sınıfta kaldığını söylüyordu.
İhsan Eliaçık: Ben Türkiye’de dini çevrelerde büyüyen gençlerin birçoğunun üç tür eğilim içerisinde olduğunu görüyorum. Bir; deizme ve ateizme kayıyorlar. İki; radikal dinci oluyorlar. Yani IŞİD’e kayıyorlar. Üç; Müslüman-sol bir fikriyata kayıyorlar.
Hayrettin Karaman: Bugün bizdeki iktidar, İslâm birliğine karşı olmak şöyle dursun güçlü teşvikçisi olduğu için Diyanet resmi bir kurum olduğu halde ümmetin birliği amacına rahatlıkla hizmet edebilir ve ediyor.
Ertuğrul Günay: 'Diyanet İşleri Başkanlığı siyasi tartışmalara malzeme olmamalıdır', doğru! Ama bunun gereğini gözetecek olan önce Diyanet'in kendisidir.