Diyanet, "Acımasızca halka karşı silah kullanan ve bu sırada öldürülen darbecilere karşı Başkanlığımızca sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyecektir" dedi.
Türey Köse: Elbette çok rahatsızlık duyuyoruz. Kadının kaç çocuk doğuracağından “babanın kızına duyduğu şehvetin (!) haram olmayacağına” ve hatta kadınların “kıllarına” ne yapacaklarına kadar her konuda fetva veren bir kurumdan dehşete kapılmamak mümkün mü?
Tülin Tankut: Kadın için en tehlikeli yer oturduğu ev
Turan Eser: Bir bu eksikti. Yetkiye doymayan Diyanet, şimdi de siyasi parti gibi gençlik örgütü kurmaya soyunuyor.
Tayfun Atay: Mushaf bu kadar sarihken Türkiye Diyanet’i niçin-neden-nasıl olduğunun da ikna edici izahını bir türlü yapamadığı bir “bilgi”yi internete düşürdü. Toparlamaya çalıştıkça da battı. Hep vurguladığımız üzere dine en büyük zarar bu devirde, bu iktidarla, bu Diyanet’le ve işte en son bu “ensest fetvası” örneğinde olduğu gibi verildi.
Tayfun Atay: Ayrıca ha bire yazıyoruz, bugünün Türkiye’sinde özde tek geçerli tarikat “Tayyibîlik” diye… İşte bu! Bağlayın tarikatları Cumhurbaşkanlığı’na, olsun bitsin!..
Ramazan Kılınç: Sonuçta dini bilgi üretim mekanizmalarının siyasi iktidarların elinde şekillendiği bir vasatta fikir zenginliğine, özgür, katılımcı ve canlı bir dini hayatın varlığına ulaşmanın imkanı yoktur.
Özgür Mumcu: Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinde enseste müsamahalı böylesine bir metnin yer aldığını haber yaparak sizin gerekli önlemler almanızı sağlayan basın mensuplarına ancak teşekkür edebilirsiniz.
Özge Demir: Moda, annelik, şefkat vurgusuyla kuşatma altındayız
Nuran Şahin: İnsan hakları eşitlik ilkesine dayanır ve cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Kadın ikincilleştirildiğinde, erkek efendi, kadın itaat eden kul ve köle konumuna getirilerek, iş yaşamından da koparılarak, eve kapatılacaktır. Bugün çalışan kadınlara yönelik iyileştirme yasalarında doğum ve sonrası maddeler irdelendiğinde, kadını aktif hayattan uzaklaştırmaya evde kalmaya özendiren bölümlerin varlığı dikkat çekicidir.
Mümtazer Türköne: Diyanet İşleri Başkanlığı, Osmanlı'daki Şeyhülislâmlık kurumunun, din hizmetlerinin kamu hizmeti, yani din görevlilerinin devlet memuru olduğu bir düzenle aşırı genişletilmiş ve imtiyaz kazanmış halidir. Elbette amaç imtiyaz dağıtmak değil, dinî motifleri kullanacak olan muhalefeti bastırmaktır.
Murat Somer: Bizim şunu samimi olarak anlamamız gerekiyor: Türkiye aslında hoşgörülü bir toplum değil, hatta hiç değil. Tarihte de olmamış, ama bizim geçmişten dayanabileceğimiz hoşgörü örnekleri de var. Türkiye’de gerçekten savaşlar çok olduğu için, zulüm çok olduğu için, çoğunluğun azınlığa tahakkümü çok olmuş olduğu için buna tepki olarak hakikaten farklılığa daha hoşgörülü olmayı savunan düşünürler, akımlar da ortaya çıkmış. Ve bunlar bizim kültürümüzün çok önemli parçaları.